gafil — sf., Ar. ġāfil Aymaz Ben gafil bir kız değilim. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gafil avlamak gafil avlanmak gafile kelam, nafile kelam … Çağatay Osmanlı Sözlük
gafil avlamak — (birini) umulmadık, beklenmedik bir zamanda yakalamak, zor duruma düşürmek Nasıl sinsice yaklaşmıştı baykuş, düşmanlarını nasıl gafil avlamıştı. C. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük
gafil avlanmak — beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir anda bir olayla karşılaşmak, zor duruma düşürülmek Atatürk bizden ayrılınca öbür sınıflara da girmiş. Fakat onlar bizim gibi önceden hazırlanmadıklarından gafil avlanmışlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
gâfil — (A.) [ ﻞﻓﺎﻏ ] habersiz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
çıçan — gafil, ferzane, hiredmend … Çağatay Osmanlı Sözlük
usal kişi — gafil, iş bilmeyen I, 122 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
usayuk (er) — gafil (adam) I, 160 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
EZHEL — Gafil kimse. Gaflette bulunan kişi. * Pek dalgın … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GARRE — Gafil kişi, gaflette bulunan kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEGAFİLANE — Gafil gibi davranarak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük